Atiye Sultan Sarayı (Kağıthane Kasrı Hümayunu-Küçük Zabit Mektebi)
“Sa’d-âbâd Kariyesine vaki Saray-ı Hümayun”, “Kağıthane Kasr-ı Hümayunu”, “Kağıthane Kasrı” veya köyün karşısında yeraldığı için “Karşı Köşk” de denilen saray, 2. Mahmud’un kızı Atiye Sultan için Sultan Abdülaziz tarafından dönemin batı üslubu mimarisi ile kargir olarak yaptırılmıştır.
Ortada Hünkar Kasrı, sağında selamlık binası, solunda ise ortası avlulu mutfak binaları bulunmaktadır. Mutfağın hemen yanında bir su değirmeni, hazne ve yan tarafında da iki katlı hizmetçiler dairesi vardır. Binaların önünde sekiz rakamını andıran biçimi ve ortasındaki fıskiyesiyle bir süs havuzu bulunmaktadır.
Hünkar Kasrı sofa esasına göre yapılmış, merdiveni orta eksen üzerine kurulmuştur. Binaya ilaveymiş hissi veren bir hamamı bulunmaktadır. Tek katlı ahır binası arka tarafta yamaca kuruludur. Onun biraz yukarısında ise Av Köşkü tabir edilen bir köşk vardır. Toplam 5 ayrı bölümden oluşan bir yapı topluluğudur. Mimarisi azami sadelikte ve devrin kışla üslubunu andırmaktadır.
Sultanın ölümünden sonra 2. Abdülhamid şehzadeliğinin önemli bölümünü burada geçirmiş, Mithat Paşa ile tahta çıkma görüşmelerini bu sarayda yapmış, tahta buradan çıkmıştır.
Tahta çıkmadan üç ay kadar önce İstanbul’un, ansiklopedilere girecek kadar ünlü falcısı Kağıthane Köylü Afitap, Atiye Sultan Sarayı önündeki alanda şehzade Abdülhamid’in el falına bakar. “Üç ay sonra tahta çıkacaksın” diyen Afitap’a inanmaz şehzade fakat Afitap’ın dediği çıkar. (Afitap, köyün içinde şimdiki merkez ilkokulunun bulunduğu alanda yer alan Roman mahallesinde oturmaktadır. Mahalle 1934’te büyük bir yangın ile yokolur ve Romanlar dağılır. Boşalan yere ise ilkokul inşa edilir.)
2. Abdülhamid tahta çıktıktan sonra Kağıthane'deki bütün mimari unsurlarla birlikte bu sarayı da tamir ettirir. Tamir ve bakım işlemleri 1890'da Bahriye Nezareti'nce yatırılır. Bu çalışmalar Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hasan Paşa tarafından fotoğraflandırılıp bir albüm haline getirilerek padişaha sunulur.
Sultan Abdülhamid bu çalışma içinde Sadabad Mesiresi ortasına bir çeşme yaptırtır. Dört yüzlü ve saçaklı olan çeşme Yeni Çeşme olarak anılır. Suyu ise Kağıthane Ayazması'ndan getirilir.
Kağıthane'yi seven ve şehzadeliği sırasında orman içlerine kadar gezip dolaşan ve bu nedenle bölgeyi iyi tanıyan Abdülhamid; su kaynaklarını ve su yollarını gayet iyi öğrenir. Saltanatı sırasında bölgeye yaptırdığı işlerden bir diğeri de, "Hamidiye Suları" diye anılacak olan su yolunun kurulmasıdır. Şehre demir borularla aktarılan Hamidiye Suları, Yıldız, Beşiktaş, Maçka, Tophane, Eyüp gibi çeşitli semtlerde kurulan çeşmelerden akıtılır. Cendere'ye kurulan terfi istasyonu ise bir yandan Yıldız diğer yandan Eyüp güzergahına su basmaktadır. Bu su, güzergaha inşa edilen terazi kuleleri vasıtasıyla mahallelere bölüştürülmektedir. Cendere Su Terfi İstasyonu halen büyük oranda ayaktadır. Kuruluş sırasında konulan makineler günümüzde yoktur. Binayı günümüzde kullanan kuruluş olan İSKİ binayı restore etmiştir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti iktidara geldiğinde, ekibin güçlü ismi Sadrazam Mahmut Şevket Paşa tarafından Atiye Sultan Sarayı binalarına el konularak, Küçük Zabit Mektebi yapılır. Yıldız Polis Okulu buraya nakledilir. (Polis Okulu'ndan boşalan binalar da Yıldız Sarayı'na dahil edilir) Cumhuriyet döneminde ise binalar askeri hizmete açılır. 70. Piyade Alayı olarak kullanılan bina grubu 1970'lerde terkedilir, o tarihten sonra çevre sakinleri tarafından peyderpey yağmalanır ve tahrip edilir. Önündeki havuz, Tay ahırı ve Av Köşkü çeşitli zaman dilimleri içinde kaybolur.
Bina grubu, Gayrımenkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 15 Şubat 1957 tarih ve 49 sayılı kararı, 13 Eylül 1964 sayılı 2533 sayılı kararı ile kültür varlığı olarak tescil edilir.
Gayrımenkul Eski Eserler Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 14 Nisan 1968 tarih, 3960 sayılı kararıyla taşınmaz kültür varlığı olarak bir başka tescil daha görür.
Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları İstanbul Bölge Kurulu'nun 10 Nisan 1987 gün ve 3406 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilerek restore edilip işlevlendirilmesi kararlaştırılır.
Bahçesinin yol kenarındaki geniş bir bölümüne; lojmanları, spor salonlarıyla birlikte özel bir lise binası inşa edilir. Sonraki yıllarda lise ile kalıntılar arasına ilçe kaymakamlığınca bir prefabrik bina inşa edilerek aşevi yapılır.
İstanbul 1 numaralı Koruma Kurulu'nun 2 Ocak 1994 tarih ve 6109 sayılı kararıyla bir kere daha kültür varlığı olarak kabul edilen Atiye Sultan Sarayı bölgesi, 5226 ve değişik 2863 sayılı yasa ve 19 Nisan 1996 tarih ve 421 sayılı Koruma Yüksek Kurulu ilke kararı ile Tarihi Sit Alanı olarak belirlenir.
Bütün bu kurul kararlarına rağmen saray grubu, bahçesine inşa edilen lise kompleksi ve aşevi binalarının varlığı nedeniyle artık daha küçük bir yer kaplamaktadır. Bölge; 1998'de yeniden bir başka küçülme yaşar. O tarih itibariyle alanın yol kenarındaki büyükçe bir bölümü, İETT otobüsleri Kağıthane son durağı ve plantonluğu olarak düzenlenerek kullanılmaya başlanır.
İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu'nun 3 Ağustos 1999 gün ve 10988 sayılı kararı ile Sadabad Projesi ile birleştirilmesine karar verilir.
2002 yılında ise aşevi binasının yanına (Atiye Sultan Sarayı harabeleri tarafına) yine ilçe kaymakamlığı tarafından, bu defa İlçe Doğal Afet ve Kriz Merkezi olarak kullanılmak üzere bir başka prefabrik bina kurulur.
15 Nisan 2002 tarih ve 13810 sayılı kararla koruma alanı parsel bazında yeniden belirlenen bilinen adıyla Küçük Zabit Mektebi binaları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kurumlarınca yazılan yazılardaki talebe göre 12 Mayıs 2006 tarih ve 263 sayılı karar ile 1/5000'lik planlarda yerleri belirlenen Poligon Çeşmesi, Kağıthane Baruthanesi ile birlikte Sadabad Projesi çerçevesine alınması yeniden onaylanır.
Sarayın (ya da diğer ismiyle Küçük Zabit Mektebi'nin) önü 2004'ten itibaren her kış, halka dağıtılan ücretsiz kömürün konulduğu ve dağıtıldığı yer haline getirilir. Binanın hemen önüne kurulan bu açık hava kömür deposu ile saray kompleksinin duvarlarına kadar dayanmaktadır.
2002-2003 döneminde Atiye Sultan Sarayı'nın hala kullanılan Hizmetliler Dairesi'nin yanından yukarı tepeye doğru bir yol açılır. Yanlış bir uygulama olarak devreye giren bu yol, Av Köşkü temellerinin bir kısmının üzerinden geçer. Tay Ahırı'nın bir zamanlar bulunduğu bölgenin üst yanını da tahrip eder. Bunun yanısıra saray kalıntılarının sırtını verdiği tepede binalara paralel olarak tepeyi boydan boya yararak geçen yeni iki yol açılır. Böylece giderek boğulmaya başlanan Atiye Sultan Sarayı (Küçük Zabit Mektebi) alanı Maliye Hazinesi mülkiyetiyle askeri tahsisini sürdürmektedir.
Bina grubu, Maliye Hazinesi mülkiyetiyle askeriyeye tahsisli haldeyken, gerek Kağıthane gerekse Büyükşehir Belediyesi tarafından bina grubunun ve alanın kurtarılabilmesi için mülkiyetinin devredilmesine yönelik girişimlerde bulunulur. Uzun süre sonuç alınamayan girişimler, 2005'te çıkan bir kanun ile yeni bir aşamaya girer. Bu kanun çerçevesinde binaların devrinin İl Özel İdaresi'ne devri gündeme girer.
İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 11 Temmuz 2005'te yaptığı toplantıda konuyu değerlendirir. 970 sayı ile karara geçirilen değerlendirme sonucu Küçük Zabit Mektepleri olarak bilinen Atiye Sultan Sarayı'nın "rölöve, restitüsyon ve restorasyon projesinin yapılması ve yapılacak her türlü inşai ve fiziki müdahale için kurul izni alınması şartı ile kamu yararı gözetilerek İl Özel İdaresi'ne tahsisinde sakınca olmadığına" karar verilir.
Bu durum, hükümet konağı olmayan ilçede, sözkonusu binaları Hükümet Konağı olarak değerlendirme fikrini yeniden sıcaklaştırır. Bu taleple yapılan başvurular nedeniyle toplanan İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 6 Eylül 2006 tarih ve 526 sayılı yaptığı toplantıda bu defa alanı, tarihi+kentsel sit alanı olarak kabul etme kararı alır.
Hükümet Konağı için yapılan bir başvuru hakkında 22 Eylül 2006 tarih ve 646 sayıyla tekrar toplanan 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, sunulan avan projeyi uygun bulmaz. Yapılar yıkılmadan, alternatifli restorasyon projesi, statik rapor ile birlikte, imar mevzuatı açısından ise ilçe belediyesi tarafından yeniden değerlendirilmesiyle beraber yeniden proje ister.
Çeşitli kurumlar kanalıyla sürdürülen çabaların oluşturduğu süreç netleşir ve varolan binaların ihya ve işlevlendirilmesi çalışmasına başlanır. Geriye kalan 3 bina unsurundan iki tanesinin restoresine başlanır. Üçüncü bina grubu (Ağalar Dairesi ve tay ahırı) ise müştemilattan temizlenir. İki ana binanın cam bir geçiş ile birbirine bağlanması, binaların arka tarafına bir arşiv ünitesi eklenmesi, ortadaki binaya bitişik durumda bulunan hamamın da sergi ünitesi olarak tasarlanması çalışmasına başlanır. Çalışma sırasında hamam ile Ağalar Dairesi arasında bulunan bölgede yapılan kazılar ile yeni duvarlar ve bir de su kuyusu ortaya çıkarılır. Bölgeye ek bina yapımı talebi üzerine ilgili Bölge Kurulu tarafından proje ve çalışmalar yeniden ele alınır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda yeni bina yapılmamasına, saray kompleksi içinde yer alan ve zamanla kaybolmuş binaların yeniden projelendirilmesine ve bu çerçevede çalışmanın genişletilmesine karar verilir. Kayıp binaların yerlerinin, temellerinin ve izlerinin ortaya çıkarılmasının ise Arkeoloji Müzeleri arkeologları gözetiminde yapılması kararlaştırılır. Sözkonusu binaların eski plan ve fotoğraflarından yararlanılarak yeniden yaptırılması karara bağlanır.
Çalışmalar, karar çerçevesinde genişleyerek sürer. Atiye Sultan Sarayı Av Köşkü ve Tay Ahırı ile Ağalar Dairesi ile daireye ait tay ahırının kayıp bölümleri, ayrıca saray önünde bulunan sekiz rakamına benzeyen fiskiyeli süs havuzu ve Yeni Çeşme (II. Abdülhamid Çeşmesi) tabir olunan çeşmenin rölöve, restitüsyon ve restorasyon planlarının çizilmesi için gerekli kazı çalışmaları yapılır. Çeşmeye ait İSKİ Vakıf Sular Müdürlüğü tarafından yapılan onaylı çalışmalar, eksikleri kurula sunularak, bu çalışmaya dahil edilir. Bir yandan projenin birinci aşamasının inşai faaliyetleri sürdürülürken diğer yandan kazı ve proje çalışmaları kurula sunulmak üzere hazırlanır. Sonuçta bu çalışmalar bitirilir ve 2007’de başlayan restorasyon ile günümüzde Kağıthane Kaymakamlığı olarak kullanılmaktadır.